ABD Başkanı Donald Trump ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 15 Ağustos’ta Alaska’da yapacağı zirve, yalnızca Ukrayna çatışmasının çözümü açısından değil, iki ülke arasındaki tarihî bağlar ve Arktik’teki stratejik dengeler açısından da dikkat çekiyor.
Türk-Rus’un haberinde Alaska’nın 1867’de Rusya İmparatorluğu tarafından 7,2 milyon dolar karşılığında ABD’ye satıldığı hatırlatılıyor. Satışın perde arkasında, Kırım Savaşı sonrası ekonomik sıkıntılar yaşayan Rusya’nın uzak, savunulması güç ve İngiliz tehdidine açık bu toprakları elden çıkarma isteği vardı.
ABD ise bu anlaşmayı, dönemin Dışişleri Bakanı William H. Seward’ın öncülüğünde yaptı. O dönem Amerikan basını bu satın almaya “Seward’ın Aptallığı” diyerek alay etse de, altı ay süren Senato onay sürecinin ardından imzalanan anlaşma ile Alaska resmen ABD topraklarına katıldı.
Satış sürecinde imzalanan anlaşma, St. Petersburg’da başlayan müzakerelerle şekillendi ve 30 Mart 1867’de Washington’da resmileşti. Ödeme, altın olarak yapılmak üzere kararlaştırıldı ve 18 Ekim 1867’de Sitka’da Rus bayrağı indirilip yerine Amerikan bayrağı çekildi. Rusya açısından bu satış, İngiltere ile olası çatışmalarda toprak kaybetmeden gelir elde etmenin bir yolu olarak görülüyordu. ABD ise Alaska’yı hem balıkçılık ve kürk ticareti hem de olası maden kaynakları açısından değerli bir yatırım olarak değerlendirdi.
Bugün Alaska, ABD’nin Arktik bölgedeki askeri ve ekonomik stratejisinin merkezinde yer alıyor. Buz kırıcı gemiler, radar sistemleri ve hava üsleriyle donatılmış bölge, hem enerji kaynaklarına erişim hem de yeni deniz yollarının kontrolü açısından kritik öneme sahip. Arktik’teki rekabet sadece ABD ve Rusya’yı değil, Çin gibi yükselen güçleri de ilgilendiriyor. Alaska, aynı zamanda iki ülke arasındaki en yakın kara noktası olmasıyla da özel bir jeopolitik değer taşıyor.
Zirve öncesinde Rusya’da bazı milliyetçi çevrelerin, Alaska’nın “geri alınması” yönünde sembolik çağrılar yaptıkları da hatırlanıyor. Moskova resmî olarak böyle bir talep ortaya koymasa da, zirvenin burada yapılması Rus kamuoyunda farklı yorumlara yol açıyor. Trump’ın Alaska tercihi, Ukrayna konusunda toprak değişimi ve ateşkes seçeneklerinin masada olacağı bir görüşme için diplomatik açıdan dikkat çekici bulunuyor.
15 Ağustos’taki görüşmede liderlerin Ukrayna krizinde olası barış planlarını, toprak takası önerilerini ve uzun vadeli güvenlik düzenlemelerini ele alması bekleniyor. Bu buluşma, Alaska’nın tarihî geçmişi, Arktik rekabeti ve iki ülkenin gelecekteki ilişkileri açısından sembolik olduğu kadar stratejik anlamlar da taşıyor.