ABD Başkanı Donald Trump, Avrupa Birliği (AB) ile enerji ihracatı ve yatırımları kapsayan dev bir ticaret anlaşmasını duyurdu. 750 milyar dolarlık enerji ürünü alımı ile 600 milyar dolarlık ABD’ye yapılacak yatırım taahhüdünü içeren bu anlaşma, transatlantik enerji ilişkilerinde yeni bir dönemi işaret ediyor. AB, Rus enerji kaynaklarından uzaklaşma stratejisini sürdürürken, enerji eksenini giderek ABD’ye kaydırıyor.
AB’nin enerji ithalatı bugün yıllık yaklaşık 90-100 milyar dolar seviyesinde bulunuyor. Ancak önümüzdeki üç yıl içinde bu tutarın yıllık ortalama 250 milyar dolara yükselmesi bekleniyor. Böylece AB’nin ABD’den enerji ithalatı yaklaşık 2,5 kat artacak. Bu artış, petrol, sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ve nükleer yakıt ithalatındaki yükselişleri kapsıyor.
2022 yılında açıklanan “REPowerEU” planı, AB’nin Rus doğal gazına olan bağımlılığını yıl sonuna kadar üçte iki oranında azaltmayı ve 2030’dan önce tam enerji bağımsızlığı sağlamayı amaçlıyor. Bu hedefler doğrultusunda ABD’den LNG ithalatı hızla artarken, yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği yatırımları da öncelik kazanıyor. 2023 itibarıyla, Rusya’dan AB’ye boru hattı gaz ihracatı yüzde 80’den fazla azaldı.
Moody’s Analytics Başekonomisti Mark Zandi, Rusya-Ukrayna savaşının AB’yi enerji tedarikinde çeşitliliğe ittiğini belirtiyor. Zandi’ye göre, Ukrayna işgali öncesi AB doğal gaz ithalatının yüzde 40’ından fazlasını karşılayan Rusya’nın payı bugün yüzde 20’nin altına indi. ABD ise AB’nin toplam doğal gaz ithalatının yaklaşık yüzde 20’sini ve LNG ithalatının yarısını sağlıyor.
Ancak Zandi, AB’nin 750 milyar dolarlık enerji ithalat hedefinin gerçekçiliği konusunda şüpheci. 2024’te ABD’den beklenen enerji ithalatının 75 milyar dolarda kalacağını ve bunun yalnızca 15 milyar dolarının LNG olduğunu vurguluyor. Ayrıca, bu büyüklükteki alım ve yatırım kararlarının AB tarafından değil, ulusal hükümetler ve özel sektör tarafından yönlendirileceğini ifade ediyor. Zandi, AB’nin ABD’ye 600 milyar dolarlık yatırım taahhüdünün büyük ölçüde sözde kaldığını belirtiyor.
Enerji Güvenliği Uzmanı John Roberts ise ABD-AB enerji işbirliğinde bu anlaşmanın önemli bir adım olduğunu söylüyor. Roberts’a göre, Norveç dışarıda bırakılırsa, ABD LNG’si kısa vadede AB’nin LNG ithalatında baskın konuma gelecek. Öte yandan, Avrupa’nın petrol ihtiyacının büyük kısmını Orta Doğu ve Kuzey Afrika’dan karşılamaya devam edeceği belirtiliyor.
Roberts, ABD’nin fosil yakıtları destekleyen politikalarının AB’ye yönelik yatırım dalgasında etkili olacağını vurgularken, ABD teknoloji şirketlerinin de AB’deki yenilenebilir enerji projelerinde aktif rol almak isteyeceğini kaydediyor. Ancak, AB’nin ABD’ye 750 milyar dolarlık yatırım sözü konusunda, bu rakamın hükümetlerin doğrudan kontrolünde olmadığını, özel sektör ve teşviklerin belirleyici olduğunu ifade ediyor.
Sonuç olarak, transatlantik enerji ilişkilerinin geleceği sadece siyasi kararlara değil, ekonomik gerçekliklere ve düzenleyici politikaların uygulanmasına bağlı olacak.