Amerikan borsalarında son dönemlerdeki en şaşırtıcı gelişmelerinden biri, üretici fiyatlarındaki beklenenden sert artışa ve zayıflayan iş gücü piyasasının işaret ettiği ekonomik büyüme yavaşlamasına rağmen, ABD borsalarının ralliye devam etmesi oldu. ABD hisse senetleri perşembe günü de rekor seviyelere yakın ya da rekor seviyelerde kapandı.
Temmuz ayı Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) beklenmedik şekilde yüzde 0,9 arttı. Bu oran aynı zamanda son üç yılın en büyük yükselişi anlamına geliyor. Artış kısmen tarifelerden doğrudan etkilenen mallara bağlandı. Buna rağmen S&P 500 Endeksi günü pozitif bitirdi ve yılın 18’inci rekor kapanışına ulaştı. Teknoloji ağırlıklı Nasdaq Bileşik Endeksi çarşamba günü ulaştığı 21.713,14’lük rekor kapanış seviyesinin sadece birkaç puan altında günü tamamladı. ABD Hazinesi tahvil getirileri ılımlı şekilde yükseldi, vadeli işlem yatırımcılarının eylül ayında Fed’den çeyrek puan faiz indirimi beklentileri ise neredeyse değişmedi.
Temmuz ayına ilişkin beklenenden sıcak gelen ÜFE verisi, yaklaşık iki hafta önce açıklanan ve temmuz ayı istihdam artışının zayıf kaldığını gösteren ekonomik veri setinin ardından geldi. Bu tür stagflasyona benzer koşullar, eskiden yatırımcılar için en kötü senaryo olarak görülürdü. Zira bu gibi bir tablonun ABD Merkez Bankası’nın (Fed) faiz politikasını zorlaştırması ve manevra alanını kısıtlaması beklenir.
Ancak MarketWatch’un haberine göre, JPMorgan’dan Thomas Salopek, şirket bilançolarının güçlü kaldığı ve ufukta bir resesyon tehlikesi görünmediği sürece, borsaların yavaşlayan büyüme ve yükselen enflasyon işaretleriyle birlikte varlığını sürdürebileceğini söylüyor.
Salopek, “Tarifeler, para politikası ve ticaret belirsizliği ortamında, dünya stagflasyona doğru ilerlerken borsaların rekor seviyelere yakın seyretmesini çoğu insanın anlamakta zorlandığını görüyoruz. Henüz bir stagflasyonda değiliz. Ekonomik büyüme hâlâ pozitif. Büyüme odaklı hisse senetlerinin özelliği, ekonomik büyüme yavaşlasa bile kârlarını artırabilmeleridir. Ekonomi pozitiften negatife dönerse, işte o zaman hiçbir şey güvende olmaz” açıklamasında bulundu.
ABD ekonomisi ikinci çeyrekte %3 büyüdü. Ancak bu yılki GSYH verileri, işletmelerin ve hane halklarının tarife kaynaklı fiyat artışlarından önce toplu alım yapma isteği nedeniyle bozulmuş durumda. Temmuzda istihdam artışı yalnızca 73 bin ile “şok edici” derecede düşük kaldı ve önceki iki aya ait veriler de aşağı yönlü revize edildi. Tüketici fiyatları geçen ay karışık bir tablo çizerken, perşembe günkü yüksek ÜFE verisi enflasyonun daha geniş tabanlı hızlanabileceğine işaret etti.
Tüm bu verilere rağmen, S&P 500 günü 1,96 puan (%0,03) artışla 6.468,54’ten rekor kapanış yaparak tamamladı; Nasdaq Bileşik Endeksi ise yalnızca 2,47 puan (%0,01) düşerek 21.710,67’de kapandı.
CalBay Investments Baş Borsa Stratejisti Clark Geranen, stagflasyon benzeri dinamiklerin, bir resesyon kadar borsayı olumsuz etkilemediğini söylüyor:
“Resesyonlarda işsizlik hızla artar, bu da şirket kârlarını, büyümeyi, tüketici harcamalarını ve dolayısıyla hisse fiyatlarını düşürür. Stagflasyonda ise büyüme yavaşlasa da işsizlik genellikle resesyondaki kadar sert yükselmez.”
FactSet verilerine göre, ikinci çeyrekte S&P 500 şirketlerinin %81’i hisse başına kâr tahminlerini aştı. Bu oran son beş yıl ortalaması olan %78’in üzerinde. Ayrıca şirketler, kâr tahminlerini ortalama %8,4 oranında geçtiler. Aynı dönemde, “resesyon” kelimesini kullanan S&P 500 şirketlerinin sayısı birinci çeyreğe göre %87 azaldı.
Salopek, reel ekonomi ile Wall Street arasında büyüyen bir kopukluk gördüğünü belirterek, yavaşlayan ancak daralmayan bir ekonominin dev ölçekteki büyüme odaklı hisse senetleri için hâlâ yeterli olduğunu söylüyor. Zira bu hisseler tarifelerden ve faiz indirimlerinin zamanlamasından daha az etkileniyor. Baş stratejist ayrıca, teknoloji kaynaklı verimlilik artışının, tarifelerden kaynaklanan enflasyonist etkileri dengeleyebileceği ve şirket kârların güçlü kalmasını sağlayabileceği beklentisinin de piyasaların desteklendiğini sözlerine ekledi.
Salopek, “Şu anda yaşanan durum birçok insana ters geliyor. Ekonomik büyüme yavaşlasa bile bilançolar güçlü olabilir. İş gücü piyasası henüz çökmüş değil ve işler oldukça iyi gidiyor.” şeklinde konuştu.