ABD Başkanı Donald Trump artık Amerikan borsalarında neredeyse kazananları ve kaybedenleri belirleyecek bir noktaya geldi. Söz konusu değerlendirme Financial Times yazarı Katie Martin’in makalesine dayanıyor. Borsa yazarı, ABD Başkanı’nın borsalara yönelik son merakının, Trump’ın hamlelerini takip etmek konusunda kendine güvenenler için heyecan verici yeni fırsatlar açtığını belirtiyor. Geri kalan herkes içinse Trump’ın piyasaya müdahalesi kaygı verici riskler taşıyor.
ABD borsaları son birkaç hafta, olağanüstü sahnelere tanıklık etti. Trump yönetimi artık borsada kimlerin para kazanacağı konusunu da piyasaya bırakma niyetinde değil gibi görünüyor. Trump yönetiminin tamamen yeni kurallar koyarak karar verdiği piyasalarda tablo her geçen gün daha da netleşiyor ve ABD yönetimi de bununla gurur duyuyor.
Trump yönetimi geçen hafta, çip devi Nvidia ve AMD’ye bazı ürünleri Çin’e göndermelerine izin verecek yeni ihracat lisansları vereceğini açıkladı. ABD, bu satışlardan yüzde 15 pay alacak. Güvenlik kaygıları is bir kenara bırakılmış gibi gözüküyor.
FT yazarı konuyla ilgili uzmanların endişelerini tekrar seslendiriyor: “Sırada ne var? Lockheed Martin’in F-35’leri Çin’e %15 komisyon karşılığında satmasına izin vermek mi?”
Borsa yazarına göre odaklanılması gereken asıl nokta ise bu lisans anlaşmalarının benzeri görülmemiş niteliği ve Trump yönetiminin gelecekte bu tür lisansları nasıl dağıtabileceği sorusu.
Hazine Bakanı Scott Bessent bu düzenlemenin “benzersiz” olduğunu, ancak bir kez yapıldıktan sonra genişletilmesi ihtimalinin de mümkün olduğunu açıkladı.
Bu arada, şirketlerin ABD Başkanı’yla iyi geçinmek için gösterişli girişimlerde bulunması artık olağan hale geliyor. Bu ayın başında Apple CEO’su Tim Cook, Trump’a yaklaşık iki iPhone büyüklüğünde, 24 ayar altın bir blok sundu. Bu blok, başkana ithaf edilmiş cam bir diski taşıyan bir kaideydi. Cook’un hediyesi, teknoloji devinin hisse değerinin, ABD Başkanı’nın 2 Nisan’da açıkladığı küresel ticaret tarifelerinin ardından yaklaşık 700 milyar dolar erimesinden sonra geldi. Sunumun ardından Trump, çip ithalatına sert yeni tarifeler getirdiğini duyurdu, ancak Apple’ı bu tarifelerden muaf tuttu.
ABD başkanlarının bazı sektörleri kayırması yeni bir durum değil. Örneğin Joe Biden, 2022’de Enflasyonu Düşürme Yasası aracılığıyla yeşil enerji sektörüne geniş çaplı destek sağladı.
Ancak bu kez durum farklı. FT yazarı artık konunun kişisel hale geldiğini, kamuoyunun gözleri önünde yaşandığını ve son derece spesifik bir konu olduğunu vurguluyor. Üstelik şu ana kadar, doğru noktada bulunan şirketler gayet iyi sonuç verdi.
Çin anlaşmasının duyulmasının ardından AMD hisseleri yaklaşık %6 değer kazandı. Cook’un hediyesinden bu yana Apple %13 yükseldi. Trump ve oğullarının sektöre gösterdiği coşkuyu yansıtır şekilde, kripto para ile bağlantılı hisselerin tamamı Trump’ın Beyaz Saray’a dönüşünden sonra fırladı. Yatırımcılar açısından bakıldığında ise, hangi şirketlerin veya sektörlerin Trump tarafından destek alacağına dair ipuçları büyük avantajlara gebe olabilir.
Ancak Trump’ın piyasalara etkisi tüm şirketler için iyiye işaret değil. Martin’e göre Tesla’nın hikâyesi bunun acı bir örneği. CEO Elon Musk ile başkan arasında yaşanan tartışmanın ardından Trump, elektrikli araçlara verilen önemli sübvansiyonları kaldırdı. Tesla hisseleri bu yıl şu ana kadar %17 değer kaybetti. Intel’in hisseleri ise ağustos başında Trump’ın CEO’sunun istifasını istemesiyle kısa süreli geriledi, ancak daha sonra yönetimin şirkete doğrudan ortak olabileceğine dair işaretlerle hızla yükseldi.
Bütün bunlar, ister hisse seçmeyi tercih edenler, ister endeks takip eden yatırımcılar olsun, para yöneticilerinin başkanın kaprislerini çok daha ciddiye alması gerektiği anlamına geliyor. Zira Trump’ın şu anda en çok odaklandığı büyük teknoloji şirketleri, başlıca borsa endekslerinde çok büyük ağırlığa sahip. Şimdilik rüzgâr Nvidia’nın lehine esiyor olabilir. Ancak Trump’ın döneminde bu rüzgar yön değiştirirse ne olacak? Ya da daha küçük, dayanıklılığı az bir şirketin başkanın öfkesini çekmesi durumunda ne yaşanacak?
Bu noktada hangi şirketlerin kazanacağını veya kaybedeceğini öngörmek neredeyse imkânsız. Yatırımcılar ise bu duruma uyum sağlamaktan başka seçenekleri olmadığını biliyor. Putnam Investments’ın Yatırım Direktörü Shep Perkins konuyla ilgili şu açıklamada bulunuyor:
“Kolayca tahmin edilebilecek bir şey varsa, o da tüm sektörlerde politika dalgalanmaları ve kaos yaşanacağıdır. Başkan Trump anlaşmaları sever.”
Bütün bunların nasıl sonuçlanacağına dair ipuçları ararken Çin’e bakmak faydalı olabilir. Son yıllarda yatırımcılara birçok olumsuz mevzuat sürprizi yaşatan Çin’de, 2021’de eğitim şirketlerine yönelik baskı başlatılmıştı. Yatırımcılar bunu öngörememişti ve bazı şirketlerin hisseleri bir günde %40’a kadar değer kaybetti. Aynı yıl teknoloji şirketlerine yönelik baskılar da DiDi gibi Çin bağlantılı bazı hisseleri sert şekilde vurdu.
O dönemde birçok küresel yatırımcı, Çin’i zayıflayan Kovid pandemisinden kazançlı çıkacak ülke olarak görüyordu. Ancak arka arkaya gelen, öngörülmesi güç hedefli siyasi şoklar, birçok yatırımcıyı Çin piyasalarını “yatırım yapılamaz” olarak değerlendirmeye itti.
ABD henüz bu noktada değil. Ancak keyfi içgüdülerine karşı direnç göstermeyen coşkulu piyasaların desteğini arkasına alan giderek daha iddialı bir başkan, FT yazarı Martin’e göre yatırımcıların koca bir yılını kolayca yap-boz tahtasına çevirebilir.