Efsane yatırımcı Warren Buffett’in şirketi Berkshire Hathaway, ikinci çeyrek itibarıyla 344 milyar dolar nakit ve nakit benzeri varlık tuttu. Bu rakam, bir önceki çeyreğin sonunda açıklanan 348 milyar dolarlık seviyeye oldukça yakın. Şirket ayrıca üst üste 11. çeyrekte de hisse senetlerinde net satış gerçekleştirdi.
Omaha Kâhini olarak da bilinen yatırım efsanesinin sermaye tahsis kararları, yatırımcılar için önemli bir uyarı niteliğinde: Buffett, şirketinin rekor seviyeye yakın bir yatırım yapılabilir nakit rezervine sahip olmasına ve S&P 500 Endeksi’nin ikinci çeyrekte zirve seviyesinden %19’a kadar gerilemesine rağmen, satın aldığından daha fazla hisse sattı.
The Motley Fool’un haberine göre Buffett, büyük olasılıkla S&P 500 Endeksi’nin tarihsel olarak pahalı bir değerlemeyle işlem görmesi nedeniyle, piyasada cazip alım fırsatları görmüyor. Bu değerlendirme kendi şirketi için de geçerli. Buffett, 24 çeyrek boyunca Berkshire hisselerine toplam 78 milyar dolarlık geri alım gerçekleştirdi. Ancak son dört çeyrektir tek bir hisse bile geri almadı.
Yatırımcılar için önemli uyarı
Tarihsel göstergeler, önümüzdeki 1, 2 ve 3 yıl içinde borsaların düşeceğine işaret ediyor.
Haberde işaret edilen ‘döngüsel etkilerden arındırılmış fiyat/kazanç oranı’ (CAPE), genellikle tüm hisse senedi endekslerinin değerlemesinin aşırı olup olmadığını ölçmek için kullanılan bir metrik. CAPE oranı, dot-com balonu sırasında Nobel ödüllü ekonomist Robert Shiller tarafından geliştirildiği için “Shiller F/K oranı” olarak da adlandırılıyor.
Geleneksel F/K oranı son 12 aylık kârlar baz alınarak hesaplanırken, CAPE oranı son 10 yılın enflasyona göre düzeltilmiş ortalama kârlarıyla hesaplanır. Bu yöntem, istihdam döngüsü boyunca meydana gelen dalgalanmaları ortadan kaldırarak, bir endeksin gerçek değerlemesi hakkında daha net bir tablo sunar.
S&P 500 Endeksi, temmuz ayı sonunda 37,8 seviyesinde CAPE oranına sahipti. Bu oran, 21,2 olan tarihsel ortalamanın oldukça üzerinde. Hatta 1957’den bu yana sadece 39 kez aylık CAPE oranı 37 seviyesini aştı. Bu da S&P 500’ün tarih boyunca sadece %5’ten az bir süreyle görülen bir seviyede olduğu anlamına geliyor.
ABD borsalarının gösterge endeksi, geçmişte bu tür yüksek değerlemelere ulaştığında genellikle zayıf performans sergiledi. CAPE oranının 37 veya daha fazla olduğu dönemlerin ardından 1, 2 ve 3 yıl boyunca ortalama getirisi düşüş eğilimindeydi. Tarihsel göstergeler endeksin Temmuz 2026’ya kadar %3, Temmuz 2027’ye kadar %12 ve Temmuz 2028’e kadar %14 düşeceğini öngörüyor.
Warren Buffett’in 344 milyar dolarlık uyarısı nasıl anlaşılmalı?
Yatırımcılar, Warren Buffett’in sermaye tahsisi kararlarını farklı bir bağlamda da değerlendirilebilir. Berkshire’ın 11 çeyrektir net hisse satıcısı konumunda olduğu doğru. İkinci çeyrekte bilançosunda 344 milyar dolarlık nakit ve nakit benzeri varlık bulundurduğu da bir gerçek. Bu da Buffett’in hisse alımı konusunda çekimser olduğunu gösteriyor. Ancak bu çekingenliğin bir kısmı, şirketin büyüklüğünden de kaynaklanıyor olabilir.
Berkshire Hathaway’in piyasa değeri şu anda 1 trilyon doların üzerinde ve hisse portföyü 280 milyar dolardan fazla. Bu nedenle, birkaç milyar dolarlık hisse alımı şirketin mali tablolarında kayda değer bir fark yaratmıyor. Bu da şirketin piyasada sermaye kullanma seçeneklerini ciddi şekilde sınırlıyor. Bu gerçeği Buffett da daha önce dile getirmişti.
Buffett, 2023 tarihli hissedarlara yazdığı mektubunda, “Berkshire’da gerçekten fark yaratabilecek sayılı şirket kaldı ve bunlar defalarca bizim tarafımızdan ve başkaları tarafından incelendi. Genel olarak, göz kamaştırıcı bir performans sergileme olasılığımız yok” ifadelerini kullanmıştı.
Bu nedenle bireysel yatırımcılar, Buffett’in 344 milyar dolarlık uyarısını bir noktaya kadar dikkate almalı ancak borsadan tamamen uzak durmamalı. Zira yatırımcılar Berkshire gibi büyük ölçekli kısıtlamalara sahip değil. Başka bir deyişle, birkaç bin dolarlık hisse yatırımı çoğu yatırımcının mali durumunda anlamlı bir fark yaratabilir; dolayısıyla bireysel yatırımcılar, Berkshire’a kıyasla çok daha fazla yatırım seçeneğine sahiptir. Ancak yatırımcıların S&P 500’ün yüksek değerlemesini göz önünde bulundurularak, dalgalanmalara dayanabilecekleri makul fiyatlı hisselere odaklanmaları daha yerinde bir tercih gibi gözüküyor.